9 Haziran 2012 Cumartesi

Tüm öfkemin arkasında sana koşan bir ben, pes bayrakları çekili, öteki vedalara sürünüyor. Korkulu bakışların ardından, soluğu zamanda arıyor. Ve bilmiyor, nefessiz öpüşmelerin sonrasında duyacağı ihaneti...

31 Mayıs 2012 Perşembe

Kalbi miydi , yoksa bedeni miydi sevmesini istemediğim? Hızlı kalp atışlarımı saniye farkıyla hangisi geçerdi?
Düşüncelerim sendelerken, cevabım yoktu. Lakin, bir adam; sorulara hükümsüz, cevaplara sağır ve bana kör. Öyle sevilesi, öyle küstah...

5 Mayıs 2012 Cumartesi

Tümünen karıştım.
Ellerim ayaklarım sığmadı hiç bir yere, aklım sığmadı, kalbim sığamadı. Gözlerimin içine bakarken, ruhunu gördüm. Çırpınışlarını gördüm, dokunmak için. Yapamadığın herşey için dökülüverdin bir yığın yükü. '' Telafisi yok, ağzımız yalan konuşurken, birbirimize nasıl baktığımıza baksana bi sen'' deyişini duyduğum an, koşarak kaçmak istedim. Bırakırmıydın? Bırakırmıyız ki biz artık? Peki kokun, daha kaç ayımı çalar?

17 Nisan 2012 Salı

Sorgusuz sualsiz yokluğunla hükmedişin,
hiç sindiremediğim terkedişin ve tüm isyanlarıma karşı suskun, pişkin hallerin yok mu. Hele kokun yok mu kokun deli oluyorum.

5 Nisan 2012 Perşembe

Malum, bir kaç saniye önce söylenirken, bir kaç saniye sonra kelimelere koyamıyorum seni. Tökezlediğim nokta tamda burada başlıyor sanırım. İçim konuşuyor, dışım bastırmıyor.

4 Nisan 2012 Çarşamba

Tomarca yalan, günah. Aslında tutuculuk, koca bir hırs. Bir adam seversin, öyle böyle değil, öylesine seversin ki, seversin işte.. Bir sebebi yoktur, gamzesini seversin, ellerini, belkide saçlarını. Ama tutar seni bir yerleri, bırakmaz. Kala kalırsın, işte en yoksun hislere kapılıverdiğin anın başındasındır. Kadın hükümsüzlükleri başlar, dert denilen o sıkıcı sendrom dönemine girdiğini hissedersin, temas halinde ellerin ayakların kesilir, kopartır atar. Sızlatır en başa buyruk tavırları. En ağırından seversin be aga. Utanırsın, hallerine yenik düştüğün adamdan. Alışkanlık derler sonrasında. ''Alışkanlık, karşındakini üzmemek adına katlanılan zaman dilimidir'' aslında, hepsi bu. Bir kadın başlarsa bu cümleye, onsuzda yaşayabildiğinin farkındadır bi nevi. Koşulsuz, şartsız katlanabilen kadın, fedakarlıklarından övünür. Ve adamın hisleridir, en katlanılması güzel şey. Bir kadın başlıyorsa o cümleye, tekrardan sevebilir. Eğer bir kadın başlıyorsa o cümleye... Tek yenilgi kadınındır.

31 Mart 2012 Cumartesi

Yollarına koyuldum en hazırsız vakitlerimde, düşlerimde boğdum yüzünü. Kalamadım yaşantında, kaçamadımda. Kalbim koşsa ayaklarım geri kaçtı, ellerim yetişse... birileri...

24 Mart 2012 Cumartesi

Süregelen bir isyandı o geceden beri sessizliğim.Yarıladığım yolun tam ortasında kalmış,bekliyordum bana gelişini.
Hem vardın hem yoktun aslında.Saçlarım dökülüyordu,suratım ise bembeyaz,ellerim kar tutmuş gibi donuk gözlerimse ıslaktı.. Sense hiç görmüyordun. Bağırdığım sen değildin,bilmediğim ben olmaya çalışan.. Oydu isyan bayraklarını çektiğim. Acı çektiğim şeyden habersizdim ama kanatlarım kırıktı.

21 Mart 2012 Çarşamba

Hatırlıyorum. Sen vardın. Var mıydın?

İki şişe ucuz şarap bir tarih yazabilir.

Biz. Ki biz, hiçbir zaman tekliklerimizden kurtulamamıştık. Sevebilmiş miydik gerçekten?

Martılar uçuyordu. Uçmaya devam ediyorlardı.

Bir ömre kaç tekrar sığar? Aynı şeyleri kaç kez yaşayıp, kaç seferinin de sonunda aynı şeyleri hissedebilirsin? Hissedebilir misin?

Gökyüzü parçalanıyordu, ve bunu bir tek ben görebiliyordum.

Herkes bir parça alır, götürür. Sonra o parçayı ararsın, bulamazsın. Eksilirsin. Eksik hissedersin. Aramaya devam edersin. Edebilir misin?

Boşver be çocuk. Masumiyetin ziyan olmaz.

Hayatım alışmakla geçti. Bazen birilerinin yokluğuna, bazen bir şeylerin varlığına. Ama hep alışıyordum, alışmaya çalışıyordum. Alışabilir miydim?

Alışkanlık kaderimdi.

Öyle bir yaşamak geçer ki başından, gerçekliğinden şüphe edersin. Unutmak istersin, olmaz. Çünkü kokular vardır, şarkılar vardır. Var mıdır?

Çimenlere uzan. Kendini kurtar buradan!

Ölmeyi dilersin, ölemezsin. Bu yüzden düzenli olarak ölmeyi seçersin. Her gün ölebilir misin?

Ruhum bulimik benim. Seni sürekli kusuyorum.

Bazen. Bazen işte.

Mavileşemez miyiz artık?

11 Mart 2012 Pazar

Gülmelerin geliyor aklıma. Üstüne ekleyemediğim, eksiltemediğim siman. Sonra griye kaçmış gözlerin bakıyor bana, susadığım kokun sızlatıyor içimi...

9 Mart 2012 Cuma

Binlerce insan görüyordum, çoğu sana benziyordu.
Hafızamı zorladığım simanı tekrarlıyordum.
Dokunmak istiyordum ele, sensiz zamanlarımı yutması için.
İkimizinde dokundukları aynı aslında,
fakat aradıklarımız çok farklı sevgilim...

29 Şubat 2012 Çarşamba

Tüm seslenişlerin orospu ruhumaydı.
Gözardı ettiğin tüm saf tabularım en sert kılıfımdı oysa ki.
Yatıp kalkmadığım adamların üstüne yazılan hikayelerim dolandı dilinde, savuramadığın tonlarca klişe alışıldık ağızlar ise en büyük kalkanındı. Kadındım, güçüne basamadım. Orospu ruhumu tanırken, şerefsiz ruhuna kapıldım.

16 Şubat 2012 Perşembe

Bir tutku günlüğü tuttuğum söyleniliyor. İnsanlar şaşırıyor, bense aksine ahlaksız bir söylenti olduğunu iddaa ediyorum.
Listeler tutuluyor, günün anlam ve önemi oldukça mühim varsayılıyor. Yaşantın öne sürülüyor, ön plan; sex. Oluru olmayan teklifler sunuluyor. Bi nevi mutlu bir azınlık kesişen hayatlarımız. Tesadüflerin ise arkası kesilmiyor. Tek bir cümle; ''Kesinlikle, belki''. 13lü yaşlarımda beni büyük bir pradoksa soktuğunu inkar etmem mümkün değil. Ya siz? 

15 Şubat 2012 Çarşamba

Nitekim bir yolculuktun benim için.
Her zaman ki durakta beklediğim, uzun bir yolculuk.
Uğurlanması ağır, sonrası güç.
Burnuma kondurduğun her veda busesi gibi, alalacele bir kalkış.
Gelişleri huzurlu, dönüşleri korkulu olan bir maceraydı sevgilim.
Hoş, hala aynı durakta dönüp duruyorum.
Kazanan ise, katillerimiz...

5 Şubat 2012 Pazar

Merhaba sevgilim, beni duyuyor musun?
Biz hayal ederek başladık.
Kadere müteşekkirim, fakat;
Orası uzak ve hoyrat

1 Şubat 2012 Çarşamba

Bir adam var, kokusundan kaçamadığım

18 Ocak 2012 Çarşamba

Bir geceye daha düştün. Adımlarımı sayar gibi, ölçer gibi ruhumu, gelir gibi yamacıma... Dokuna sokulamadığım, fikrine düşemediğim, bana çağıramadığım bir gece daha... Biliyor musun ellerini hatırlayamadım... Yüzünü seçemedim. Affın üzre, uzun zaman oldu... Kokunu anımsayamadım, tanımadım ismini. Çünkü böyle olmalıydı. Çünkü ben kaçmazsam, sana gelirim...

16 Ocak 2012 Pazartesi

En merhametli sözlerdi gittiğin vakit.
Hoyratlığımı dolu dizgin hafifleten, çatık kaşlarımı yumuşatan, asil bir vedaydı seninkisi.
Sol yanıma koyan, fikrimi hafifleten cinsten, çelişkili bir ayrılık.
Kokusuna vuramadığım, tavrına tükürdüğmünün vedası...

12 Ocak 2012 Perşembe

Ayaklarım dolanmasaydı ayaklarına,
yüzüme düşmeseydi saçların,
bedenin sarmasaydı tenimi sıkıcasına,
Burunun kemiğinde gezinmeseydi parmaklarım,
Ve dağılmış kaşlarını düzeltmeseydi yine ellerim...
Adı olurmuydu inilti bakışların?