28 Nisan 2011 Perşembe

Bu gece efkarlıyım,
yudumluyorum seni. Dibine kadar arayışlardayım, bir tek damla bırakmamak adına. Hafif mayhoş olsam da hatırlıyorum seni. Kahpe gülümsemeni, umarsız tavrını. Ben huysuz bir kadındım sense kendinden oldukça emin sert adam. Hırçınca seviş benimle, yoksa tek istediğim ellerinden ölümüm olacak. Başımı ağrıtıyorsun, damarlarımı çekiştiriyorsun istemesen de ayakta durmama izin vermiyorsun. Yelpeletmek istiyorsun beni, boyunca sermek bir köşeye. Tüm çıplaklığımı hisseder gibi doyumlu ve küstahsın. Ezberimden gidiyorum, bedenimden taşıyorum sen yamacımda durdukça. En ince ayrıntıma kadar didikliyorsun içimi, deşiyorsun doyumsuz aşkımı. Sabitlerimden sökülüyorsun, sığışıyorsun en zayıf noktama.
Kestiremiyor aklım, ruhum bedenimden şaşıyor, ben seni yine ve yine istedikçe...

27 Nisan 2011 Çarşamba

Sınırlarımı zorlamak geliyor içimden
ürkekçe bocalamak, bencilce taşmak
üstüne titremekten ziyade asılasım geliyor sen boyunca
upuzun bacaklarına yapışmak, illet olmak geliyor
tenini kaplayan her şeyi yırtmak geliyor içimden,
düşümdeki kokunu bir kez solumak için...
Taş doldurma bağrına, git seviş başkalarıyla.
Eller gibi davranma, sarılıp yat kollarına yabancı gelmesin sana. Korkma ben olmam ki yanında, kuytu bir yer arama git seviş başkalarıyla...
Bu koca yükü atmalıyım bir an evvel. Hafiflemeliyim oldukça. Yorgunluğumdan arınmalı, huzura ermeliyim
tahammülsüzlüğümü söküp, bir kenara koymalıyım kokunu
beni kendime getirecek şeyler arayışına girmeliyim, seni unutmalıyım artık hissettiğim tek şey bu. Hançer gibi yapışmalıyım sen kokmayan her dokuya. Bıçak gibi batırmalıyım dişlerimi ördüğün duvarına. Söke söke almalıyım senden verdiğim her şeyi. Adil olmayan her tavrı giyinmeliyim inadına. Huysuz, kendini bilmez biri olmalıyım benden nefret etmen için. Ya da kirpiklerimi süzüp, kokumu mu gezdirmeliyim başka tene. Umarsızca dokunmalı mıyım elin herifine benden nefret etmen için? Bacak aramdan sıcağın sızdı bak, şehvetim el oldu. Bense sana çok yabancı...

26 Nisan 2011 Salı

Rengimi aç,
fikrimle savaş
öfkeni ilan et hep haykırdığın samimiyet hatırına
ruhumu çıkar geceden, olabildiğine sar sarmala
korkumdan arındır, aşkınla bula
öyle tut ki beni, illet olayım kuşkuna.
Ellerimi kollarımı bağladın sen,
kanatlarımı incittin
naifliğimi söktün
boca ettin yükünü
savurdun pisliğini
vakit dolmadan, ben iyileşmeden
git sen,
ben elbet bir gün uçacağım.
Yürü şimdi,
yamacıma sokul
soy beni,
çekinme hırçınlaş 

yıka suyunla mahremimi
pisliğimi akıt, arındır beni
sök leşimi kanatana kadar
ayıkla izlerimi
dök! dök ki sökülsün diplerim...

25 Nisan 2011 Pazartesi

Geceme ayak bas, sürt ellerini bedenime
baştan ayağa tart beni, rengime sokul
silüetime karış, sız saçlarıma
boynumdan ayak parmaklarıma kadar hissetmeli ıslaklığı, dokunabilmeli sesine, değmeli terine, kokum bileklerine karışmalı, kasıklarımda hissetmeli verdiğin sancıyı, nefesim dudaklarımdan sızıp dolaşmalı zerren de, parmakların bel kıvrımımı yoklayıp ensemde gezmeli. Sen bu gece benim olmalısın yoksa sıyıracağım.

22 Nisan 2011 Cuma

Sevmeseydim keşke seni,
bağlanmasaydım körü körüne
mahrem ellerini görmeseydim hiç, kokunu bilmeseydim
duymasaydım hiç beni nasıl sevdiğini
gözyaşlarını görmeden emseydi ellerim, hapsettiğim öfken misali. Kahrını tatmasaydım,
sitemini çekmeden, dokunu bilmeden kırsaydım duvarımı
korkularımdan arınıp sarılmasaydım o gece madur.
aklımda kurcalamadan, yormadan seni hiç bilmeseydim.
gözlerin bulmasaydı rengimi, dudaklarımı okumasaydı
ve sen hiç benim olmasaydın. Yine de kalır mıydın bir ukte içimde?
Mağlubiyet senin,
yenik düştüm isyanlarına
koy verdim neyim varsa
bastım boğazına küfrümü
yüzüme tükürdüğün beni, yutkunup dur şimdi...

21 Nisan 2011 Perşembe

Öyle delice bir sarılıştı ki, ölmem den korkarcasına, bir o kadar aciz ve tutarsızdı. Ne anlatmak istediği tamamı ile muamma,
koyamadığı yaban ele bir o kadar öfkeli
Bir şeyler söylememi istiyordu kulaklarını ağzıma eğip, elmacıkları kızarıyordu hemencicik ve boş boğaz ağzı yine durmuyordu. İsyanını bastırmaya çalışan gözleri, damarları yokluyordu teker teker. Kanımı soğutuyordu duruşu. Bir an evvel gitmeliydi buradan. Belkide hiç gelmemeliydi...

20 Nisan 2011 Çarşamba

Her şeyden ziyade sen yakıyorsun canımı.
oradan oraya savrulan kimliği belirsiz masumiyetin hesabımı kesiyor . Korkusuz bakıyor, yamacıma sokuluyor ağırdan. Kalkıp gitmeli miyim gurur saydığın selamımla?
Hiç kuşkun olmasın hep burada oturuyor olacağım, ne kadar çırpınsanda. Gurur bildiklerini çiğneyip, ezeceğim teker teker. Senin makul gördüklerinle değil, buradan anca kendi gururumla kalkıp gideceğim sevgili.
Haldır haldır koşuyorum sonunu bilmediğim şehvetine, kafamı arkaya çevirip dinlemiyorum söylenenleri. Endeksli ilerliyorum varlığına. Ne olduğu belirsiz uğraş bir o kadar yorarken, hafızama kazınıyorsun her yara aldığım vakit. Hançer gibi sokuluyorsun içime, deşiyorsun masumiyetimi. Yüzümdeki gamzeleri yokluyorsun, unutuyorum gülümsemeyi. Öylece seriyorsun ayıpları, çekinmeden yığıyorsun günahlarını omzuma. Bense korkak. İsyan dediğim kendime...

19 Nisan 2011 Salı

Kuşkumu irdeliyorsun, daha önce hiç kapılmamış gibi. Sökmeye çalışıyorsun şüphemi neşterinle. Ne mi istiyorsun? Bunu sormak bile gelmiyor içimden. Kanasın istiyorsun sen en sevdiğin yanımın, deşmek istiyorsun delice kanatlarımı.
Altın sarısı saçlarımı satmaya çalışıyorsun
Keskin kokumun işlendiği gerdanımı kanatmak,
Ellerimi bulamak istiyorsun suyuna
Hiç sahip olamadığın, kadınlığımı öldürmek istiyorsun sen.
Hadi vur, öldüm farz edelim.
Peki ya sen yaşayabileceğini mi sanıyorsun?
hadi öldüm farz et, püskürt alamayacağın nefesini üzerime...

18 Nisan 2011 Pazartesi

Buralardasın, hissedebiliyorum
sızını alıyorum,
ellerim süzüyor hüznünü
kahkahaların uğultu yapıyor kulaklarımda
kokun gittikçe kanıma giriyor
işliyor hücrelerimi, karıncalandırıyor
Hissiz mi kalmamı istiyorsun benimle oynamak için?
İzin ver sana sürtüneyim, arşıliyim nefesimi soluğuna
Hayal edebiliyorum şimdiden, ıslaklığın naifliğimi kırıyor
tutkun bütün zamanlarımı alıyor.
Yeniden doğmak için bir fırsatsın sen...
Güçlükle bastırdığım sızımdan ellerimi çekmeliyim bu gece,
kanaya kanaya sökülmeliyim
günahların açmalı varoş ağzımı
kuvvetsizce savaşmalıyım her daim var olan yenikliğimle
kusursuzluğuma kanat çırpmalıyım
biraz mayhoş olup dağıtmalıyım bu gece
Gel, katıl
sana söylüyorum
sen, patavatsız adam
Avunduğunu san sen, beni avuttuğunu sanarken...

15 Nisan 2011 Cuma

Kendimden öte, afili sen
uçsuz bucaksız kefrim
kılıfı serili, darmaduman olmuş suretinde kefenim...

14 Nisan 2011 Perşembe

Lütuf ettim seni,
bellediğim içime hapsettim
kandırdım kendimi, güya sen benim gibi
didikledim oradan buradan,
kurcaladım hafif
sökene kadar istedim,
işledim suyuma
kamber eğledim inadına
gıybet ettim yoksunluğa
kurudum,
zâfir hatrına...

13 Nisan 2011 Çarşamba

Aşikâr her halinden belli,
kafire vurulmuş muhbir katili...

Sen; güzel kadın,
gerdanına sığınacağım,
kıvrak beline düşeceğim,
günahlarıma sokuşturacağım seni
tutkumu satacağım ona buna,
mahreminle temizleneceğim
saçlarını estireceğim tenime,
avuçlarıma alacağım seni
badi parmağıma kondurup,
tartacağım uçarını...
Yeniydik daha taptaze,
narindim, kandırılmaya müsait aşk dolu.
Sever miydin sen beni, kestiremiyordu tahminlerim
Dürtüldüm sanki, evine girdim.
Sen;
yatıyordun öylece koynunda sarışın orospunla
Ne yapacağımı bilemiyorken, sesin yaklaştı kulaklarıma ''herşeyi açıklayabilirim.''
Bense çektim gittim, en sahici namusumu yüzüne tükürüp.
Ne yaparsam yapayim ihanetin bastırmadı,
kanaya kanaya üstümde pisliğinle geldim sana
Belirsiz bir kalabalık, uğultu vardı etrafında
sense asvaltta öylece uzanıyordun
yanına geldim ellerimle yokladım nefesini, hissedemedim.
korkakça dokundum bedenine, buz kesti ellerim
Ruhun olmadan, sahip olamadığım bedenine kıvrıldım tam koynuna, beraber ısınmayı bekledim...
Yıllar sonra hala bir umut sıcağını bekliyorken beni daha kaç kez öldüreceksin?

11 Nisan 2011 Pazartesi

Sana dair yazılası ne çok şey kalmış
Zaman şahidim,
gece vardiyasında bitmek bilmeyen sigaram tütüyor yokluğuna.
Avuçlarımın içinde duruyorsun her an ihanete hazır.
Ruhuma hükmediyorsun, arşılarcasına kanımı
kaşlarını çatıyorsun karşıma geçip utanmadan
gözlerimin içine bakıyorsun sahici sahteleğinle,
vaktini bilmeden katılmaya çalışıyorsun en harbici gururuma...

10 Nisan 2011 Pazar

İnce belli bir kadın,
kıvrımları hayaline sığamayacak gibi
Sesi kadife ,
siması hırçın .
tam sırtımdan, orospu kurşun!
Kayboldum,
tahsis edilen kâinatının yer çekiminde.
Tenimi arşılayan nefesin,
soluğumu kesiyor.
sıcağımı alıyor yoksunluğun
boğuluyorum için için,
ezberimden çıkmıyor dilim...

5 Nisan 2011 Salı

Ne yapmalıyım?
Avazım çıktığı kadar bağırmalı mıyım,
dökmeli miyim boğazımda düğüm olmuş nefretimi,
ya da çiğnemeli miyim her gün yutkunmaya çalıştığım merhametimi.
yoksa biraz kirleteyim mi ellerimi,
arkanda bıraktığım cesaretimi topliyim mi senden teker teker?
Şu aralar atağa geçsem diyorum, didiklese biri içimi
kan kusturana kadar uğraşsa benimli azcık
küstahça yığsam yükümü.
hafifletse ne olduğu belirsiz uğraş.
sirkelesem yakamdan, düşse hemencicik
sökülse yavaştan, kopsa illetimden
adını koyamadığım bir gitse benden,
yeniden aşık olacağım...

4 Nisan 2011 Pazartesi

Çingene pembesi abiyemi giyip yalın ayak yürümek,
hatta yarım ağız sokak çocuklarıyla çift kale maç yapmak ya da kaldırım taşlarının üstünde sek sek oynayarak eski türkülerden patlatmak istiyorum...

2 Nisan 2011 Cumartesi

Dokunma bana artık,
pislenmiş ellerin bende aklanıp paklanmaz yorulma,
fikrimden caydırma cazibenle, leşin içime işliyor
kokun sızımı kırıyor.
Bir türlü cesaretim yok tenine,
pisliğin örtmüyor içimi
Boğul fahişelerinle yat kalk, git benden.
Çek ellerini üzerimden, defol git hayat sığdırdığım yatağımdan...


Üşümüş burnunu soğuktan kaçırmak için yanaklarıma sokuşturmuşsun,
yorgun bedenini salmışsın koynuma,
ellerin mahremimde
yok oluşumu izlemek için gelmiş gibisin...